22.3.17

Beauty and the Beast / Güzel ve Çirkin



Disney'in animasyon klasiği Güzel ve Çirkin’deki hikâye ve karakterleri, izleyiciler tanıyıp çok sevdi.
Film uyarlamasında olağanüstü bir oyuncu ekibi rol alıyor: Emma Watson, Dan Stevens, Luke Evans, Kevin Kline, Josh Gad, Ewan McGregor, Stanley Tucci, Audra McDonald, Gugu Mbatha-Raw, Hattie Morahan, Nathan Mack, Ian McKellen ve Emma Thompson.

1991 yapımı film Güzel ve Çirkin’den uyarlanan ve Bill Condon'ın yönetmenliğini yaptığı filmin senaryosunu Evan Spiliotopoulos, Stephen Chbosky ve Bill Condon yazdı.
Alan Menken filmin müziklerini üstlendi. Müzikler arasında Menken ve Howard Achipshman'ın  yaptığı, özgün şarkıların  yeni kayıtlarının yanı sıra, Menken ve Tim Rice tarafından yazılan üç yeni şarkı var.
Filmin yapımcılığını Mandeville Films'ten David Hoberman ve Todd Lieberman, başyapımcılığını da Jeffrey Silver, Thomas Schumacher ve Don Hahn üstlendi.

ZAMAN KADAR ESKİ HİKAYE

Evvel  zaman içinde, muhteşem bir sarayda yaşayan çok yakışıklı genç bir prens (Dan Stevens) varmış.
Sosyeteden güzel kızların katıldığı abartılı partiler verir ve her isteğini yerine getiren hizmetkârları tarafından pohpohlanırmış ama prens, iyice küstah ve bencil biri olmuş.
Fırtınadan korunmak için saraya sığınmak üzere kapıya gelen ve karşılığında ona tek bir gül veren yaşlı bir dilenci kadını, prens umursamayıp geri çevirir; fakat onun aslında güzel bir büyücü kadın (Hattie Morahan) olduğunun farkında değildir.
Acımasızlığı yüzünden onu cezalandırmak için kadın, sarayı lanetler, prensi canavara, evin diğer sakinlerini de ev eşyalarına dönüştürür.




Büyüyü bozmak için de, büyülü gülün son yaprağı düşmeden önce birini sevmeyi öğrenmesi ve karşılığında da onların sevgisini kazanması lazımdır.
Aksi hâlde kendisi canavar, çalışanları da cansız eşyalar olarak kalacak, sonsuza dek sarayda hapis kalacaklardır.

Yıllar sonra küçük Villeneuve kasabasında,  zeki ve neşeli genç bir kadın olan Belle (Emma Watson) günlük işlerini hallederken köydeki hayatının monotonluğunu düşünmektedir.
Bağımsızlığına çok düşkün olan ve genelde yalnız vakit geçirmeyi tercih eden Belle, münzevi bir sanatçı olan babası Maurice ile (Kevin Kline) yaşamaktadır.
Belle, yaşadığı Fransız köyünün çok ötesinde bir dünyada, macera ve romantizm hayalleri kuran sıkı bir okuyucudur.
Ama kasabanın sakinleri onunla ilgili ne düşüneceklerini bilmez; çünkü Belle her ne kadar erdemli, kibar ve güzel olsa da tam bir muammadır.
Kasabadaki barda yardımcısı Le Fou'yla (Josh Gad) tüm dikkatleri üstünde toplayan, bütün bekâr kadınları parmağında oynatan kibirli ve kaba bir serseri olan Gaston'ın (Luke Evans) sonu gelmez kurlarını reddetmektedir.
Gaston, Belle'den çok hoşlanmaktadır ama Belle çok inatçıdır ve Gaston'ın cazibesine kayıtsız kalır.

Maurice pazara giderken kurtların saldırısına uğrar, ormanda kaybolur ve Canavar'ın sarayına denk gelir.




Artık hava karardığı ve her yer buzla kaplı olduğu için oraya sığınır. Ama Canavar onun sarayına izinsiz girdiğini görünce çok kızar ve onu esir alır.
Belle, babasının ortadan kaybolduğunu öğrenip onu aramaya çıkar ve Canavar'la yüz yüze gelir, babasını bırakması için ona yalvarır ve sonunda kendi özgürlüğüne karşı babasının özgürlüğünü  takas eder.
Sarayın kulesinde kilit altında kalan Belle, dostane sesler duymaya başlar; büyünün etkisiyle artık konuşabilen, evdeki büyülenmiş  eşyaların seslerini.

Sarayın eski çalışanlarıyla tanışır: Kollu şamdan Lumiére (Ewan McGregor), masa saati Cogsworth (Ian McKEllen), çaydanlık Bayan Çaydanlık (Emma Thompson), gardırop Madam dö Garderob (Audra McDonald), tüy toz alıcı Plumette (Gugu Mbatha-Raw) ve klavsen Maestro Cadenza (Stanley Tucci).
Nihayet Belle'in, Canavar'ın kalbini çalmasını uman çalışanlar, gerçek aşka dair bir işaret görmeyi bekler ama Canavar huysuz ve terbiyesizdir ve kaderine boyun eğmiştir.

Düşmanlık ve kırgınlıklarla dolu çatışan ilişkilerinden bir aşk çıkması söz konusu değildir; ama Belle sevecen bir yapıya sahiptir ve başkalarının göremediklerini görebilme becerisi vardır; prensin içten içe nazik bir kalbi olduğunu fark etmeye başlar.
Canavar cömerttir. Onunla kütüphanesini paylaşır. Yiğittir, onu korumak için kendi hayatını tehlikeye atar ve onu güldürür.
Belle cesurdur, korkusuzdur, kendini savunabilmektedir, ve merhametlidir.
Canavar'ın onu korurken aldığı yaralara bakar.
Birlikte okumaktan ve edebi eserleri tartışmaktan keyif alırlar.
Belle, Canavar'ın daha iyi biri olması için ona ilham verir ve Canavar yavaş yavaş hayata dönmeye başlar.

GÜZELLİK İÇTEN GELİR

Güzel ve Çirkin’in klasik hikâyesi -gerçek güzelliğin içten geldiği mesajı- 18. yüzyıl Fransa'sına ve masalın ilk versiyonu olan Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve'ün yazdığı La Belle et la Bete'ye dayanıyor.
Bugün bile konuları hâlâ günümüzle alakalı olan hikâye, hikâye anlatıcıları etkilemeye devam ediyor, tüm medya mecralarında sayısız yoruma yol açıyor; ama en tanımlayıcı versiyonu Disney'in 1991 yapımı, Oscar'a aday gösterilmiş animasyon filmi oldu.

Stüdyonun en kıymetli filmlerinden biri olan Güzel ve Çirkin, Disney'in ikinci animasyon altın çağında, The Little Mermaid, The Lion King ve Aladdin ve birçok diğer filmle birlikte çıktı ve anında bir sinematik başyapıt olarak kabul edildi.
Komedi olduğu kadar son derece romantik de olan Güzel ve Çirkin, insanları iyiliğin kötülüğe galip geldiği, büyülü bir masal dünyasına götüren, unutulmaz bir aşk ve dostluk hikâyesi.

Güzel ve Çirkin, En İyi Film dalında Oscar'a aday gösterilen ilk uzun metrajlı animasyon film ve iki Oscar (En İyi Film Müziği ve En İyi Şarkı), üç Altın Küre ve dört Grammy Ödülü'nün yanı sıra birçok başka ödül kazandı.
Film, gösterime girdiği zaman gişede 100 milyon dolardan fazla hasılat elde eden ilk animasyon filmi ve müzikali yapılan ilk Disney animasyonu oldu.
13 yıl boyunca Broadway'de sahnelendi, sekiz farklı dile çevrildi ve 20'yi aşkın ülkede oynandı.

Stüdyo, iyi yürekli bekâr bir kızla, canavar prensin hikâyesinin uyarlanmasının, seyircileri bir kez daha büyüleme potansiyeli olduğunu hissetti; ama stüdyo bu fikri Bill Condon'a sunduğunda, Condon'ın ilk korkusu, zaten bu hâliyle kusursuz olan bir şeyi yeniden çekmek olmuş.
Condon şöyle diyor: "1991 yapımı film, kusursuz bir film. Gösterime girdiği zaman, hikâyenin anlatılış biçimi ve Alan Menken ve Howard Ashman'ın inanılmaz müzikleri açısından çığır açmıştı, o yüzden pek bulaşmak istememiştim."

Ama özgeçmişinde Dreamgirls, The Twilight Saga: Breaking Dawn Part 1 ve Part 2, Mr. Holmes ve Kinsey gibi çeşitli filmler bulunan Oscar ödüllü yönetmen, çok geçmeden bir canlı film uyarlamasının zamanı geldiğini fark etti.
Dört dörtlük bir hikâye anlatıcı olan Condon, hikâyenin sinematik potansiyelini zaten aklında canlandırmış.
Şöyle anlatıyor: "25 yıl sonrası ve teknoloji, animasyon filmde tanıtılan fikirlere yetişmiş durumda. Artık ilk kez olarak, konuşan bir çay fincanının uygulamalı bir sette, tamamen gerçekçi bir canlı film formatında foto-gerçekçi bir versiyonunu yaratmak mümkün."

Yönetmene göre Güzel ve Çirkin'in albenisi çift yönlüymüş: Bu, Hollywood'un Altın Çağı'ndaki müzikallere selam gönderen bir müzikal film yapma şansıydı, duygusal olarak bağ kurduğu bir hikâyeyi yeniden ziyaret etme, karakterlerin derinine inip onları neyin motive ettiğini bulma fırsatıydı.
Yönetmenin müzikallerle ilgili ansiklopedik bilgisi var ve hikâyeyle müziğin birbiriyle nasıl uyum sağladığını anlıyor, filmi de müzikal türünü tekrar geri getirmek için bir fırsat olarak görmüş.
Şöyle açıklıyor: "Ben küçükken insanlar tiyatronun öldüğünü söylerdi ve tiyatro yüzyıllardır ölüyor. Bence müzikal filmler için de aynı şey söylenebilir, yüzyıllardır değil ama 50 yıldır ölüyor. Ben seyircilerin bu formu kucaklamasını ve şunu anlamasını istiyorum: Müzik ve filmler, filmlerdeki müzikal gösteriler insanın dikkatini dağıtmaz, bölmez, anlamı derinleştirir ve anlam yaratılmasına yardımcı olur. Bir şey sizi etkilerse, Alan Menken'ın notalarını, Howard Ashman'ın şarkı sözlerini duyunca daha da etkilenirsiniz."




Emma Watson şöyle diyor: "Ne zaman Güzel ve Çirkin'in müziklerini duysam, beni o çocuksu, her şeyin iyi olacağı ve dünyada umut olduğu hissiyle buluşturuyor ve bana her şeyin yolunda olduğunu hissettiriyor."

Oscar'a aday gösterilen yapımcı David Hoberman (The Fighter, The Muppets) şöyle diyor: "Bill kusursuz bir seçimdi. Güzel ve Çirkin masalına dair, ilk yazılı versiyonuna dayanan engin bir bilgisi var. Başarılı Fransız yönetmen Jean Cocteau'nun 1946 yılındaki avangart hikâyesinin büyük bir hayranı ve Broadway prodüksiyonunu birçok kez izlemiş. Dolayısıyla o zaten hayranıydı."

Ortak senaristler Evan Spiliotopoulos (The Huntsman: Winter's War, Hercules) ve Stephen Chbosky (The Perks of Being a Wallflower, Rent) ile birlikte çalışan Condon, hikâyenin hiç eskimeyen konularını genişletmek ve aşina karakterlere daha çok derinlik ve boyut katmak istemiş ama aynı zamanda animasyon filmi ve mirasını da saklamak istemiş.
Şöyle diyor: "Son zamanlarda çıkan bazı filmler baştan aşağı yeniden yaratılmış ya da başka karakterin bakış açısından bakılmış hikâyeler. Bu öyle bir şey değil. Biz yeni bir hikâye yaratmak değil, hikâyeyi biraz daha gerçekliğe taşımak istedik."

Şöyle devam ediyor: "Orijinaline saygılı ama bir yandan da aynı zamanda modernleştirilmiş bir şey yaratma fırsatına sahip olmak bir şeref, ama korkutucu da. Bu hikâye birçok formda ve dilde yaşamış bir hikâye. En son teknolojiyle ve inanılmaz bir kadroyla çalışma fırsatına sahip olmaksa bir lütuf. Umarım bu film çok sevildiği için, hayranların Belle ve bilhassa da Canavarla ilgili, kendilerinin bile farkında olmadığı soruları ve nasıl bugünkü hâllerine  geldiklerini cevaplayabileceğiz."

Film, prensin Canavar olmadan önceki hayatını ve onu lanetlenmeyi hak eden bir adama neyin dönüştürdüğünü anlatıyor.
Aynı zamanda Belle'in de saraya gidip Canavar'la tanışmadan önceki hayatını anlatıyor, ikisinin ortak noktalarının ne olduğunun, bugünkü hâllerine onları neyin getirdiğinin anlatılmasına yardımcı oluyor.
Hikâyenin örgüsüne, sekiz Oscar'lı besteci Alan Menken (The Little Mermaid, Aladdin, Pocahontas) ve kıdemli şarkı sözü yazarı ve üç Oscarlı Tim Rice'ın (The Lion King, Evita) muhteşem yeni şarkıları da işlendi.
Condon müzikal tiyatro hayranı olduğu ve tüm şarkıları ve müzikal göndermeleri bildiği için, bu Menken'ın işini daha da kolaylaştırmış.
Besteci şöyle diyor: "Bill bu işten anlıyor. Dolayısıyla hâlihazırda elimizin altında olan gereçlerle ve anında tartışabildiğimiz referans noktalarıyla çalışabildik. Bill her şeyi yakından idare ediyor çünkü hikâye ve müzikteki her unsurla gerçekten çok ilgileniyor."

SEVİLEN KARAKTERLER

Yönetmen/Ortak senarist Bill Condon, birlikte çalıştıkları oyunculara derinlemesine bir anlayış ve saygıyla yaklaşıyor; onlarla ilk aşamalarda karakterlerinin şahsi detaylarına ince ayar çekmek için birlikte çalışmak, kendisinin çok değerli bulduğu bir süreç.
Bu durumda oyuncularla haftalar boyu bire bir çalışıp masa başında senaryonun tamamı okunmuş, ki bu Condon'ın düzenlediği alışılmış bir uygulama.
Ama bu durumda, oyuncular ve toplama kadro bazı şarkıları baştan sona seslendirmiş. Toplanan kadro için olay, daha ziyade canlı bir konsere dönüşmüş. Ian McKellen hemen arkasından şöyle diyor: "Bill Condon gösteri yapmaya karar verdi. Ben böyle şey ne gördüm, ne de duydum."
Oyuncu kadrosu da bunun, yapımın harika bir başlangıç yapmasını sağladığından ve bu benzersiz tecrübenin onlara ne getireceğinin ispatı olduğunda hemfikir.
Sevilen animasyon karakterleri ekranda hayata geçirecek yetenekleri ararken, yapımcılar her role en uygun sanatçıları bulabilmek için sinema, televizyon, müzik ve tiyatro dünyalarını araştırmış.

Emma Watson, macera peşindeki zeki köylü kız Belle olarak yapıma ilk katılan isim olmuş.
10 yılı aşkın bir süredir İngiliz oyuncu, Harry Potter filmlerindeki hazırcevap ve azimli Hogwarts  öğrencisi Hermione Granger olarak ve The Perks of Being a Wallflower, Noah ve The Bling Ring filmleriyle izleyicileri büyülüyor.
Buna ek olarak, kendisi insan hakları aktivisti ve Birleşmiş Milletler iyi niyet elçisi, bu da onun hayatının misyonu hâline gelmiş. Disney'in tüm filmlerindeki onca kadın karakter arasında onu hep çeken, kendini en çok bulduğu karakter Belle olmuş.

Watson şöyle anlatıyor: "Dört yaşımdan beri Güzel ve Çirkin'i çok severim. Belle'in cesur, aklından geçeni dosdoğru söyleyen genç bir kadın olduğunu hatırlıyorum, amaçları olduğunu, bağımsızlığına düşkün olduğunu ve dünyayı görmek istediğini de. Canavar'la rekabet dolu bir ilişkileri var. Bu bence inanılmaz bir dinamik ve daha önce hiçbir masalda görmediğim türde ilginç bir ilişki.

1991'den önce animasyon filmlerindeki çoğu kadın karakter pasif ve bir şekilde tek boyutlu olarak görülüyordu ama Belle bu kalıbı kırdı.
Edebiyatla ilgili, kendine ait düşünceleri var ve kolay kolay korkmuyor, kısa sürede dünyanın dört bir yanındaki kızlar için güçlü bir örnek hâline geldi ve bir animasyon filmindeki ilk modern feminist kadın kahraman oldu.
Yönetmen ve ortak senarist Bill Condon şöyle diyor: "Prenses olmak Belle'in umurunda değil. Dünyayı görmek ve kim olduğunu anlamak, bir adam bulup evlenmekten daha çok ilgisini çekiyor."

Belle kitap okumayı sevmekle kalmıyor, kitaplara duyduğu tutkuyu paylaşmayı da seviyor. Condon şöyle diyor: "Hepimiz Emma'nın ne kadar akıllı, zeki ve sofistike  olduğunu biliyoruz. Bu Belle'i tasvir etmese de, Belle de böyle olmak istiyor. Emma'nın role kattığı bu zekâ, canlı filmi çekerken çok önemli bir unsur."




Şımarık ve kibirli bir prensin bir büyücünün lanetiyle dönüştüğü Canavar rolü için yapımcılar birçok görüşme yapmış ve Dan Stevens'ta karar kılmadan önce birçok başka isim ortaya atmış.
En çok, ödüllü TV dizisi Downton Abbey'deki yakışıklı ve hassas Matthew Crawley rolüyle tanınan İngiliz oyuncu, birkaç yıl önce The Fifth Estate'te Condon'la birlikte çalışmış ve bunu çok faydalı bir tecrübe olarak gördüğünden, tekrarını yapmak için de çok hevesliymiş.
Yapım ekibi için en önemli şeylerden biri de insan ve canavar arasındaki ince çizgiyi belirlemekmiş çünkü karakteri öfkesinin ele geçirdiği ve onu daha da canavar yapan anlar olduğu gibi, onun sakin ve nazik olduğu anlar da var.
Stevens şöyle diyor: "Bill ve ben, animasyon filmdeki Canavar'dan daha çok boyutlu yapabilmek için karakterime nasıl daha çok nüans ekleyebileceğimizi uzun uzadıya konuştuk. Onu nasıl daha az hayvani ve nasıl  daha çok bu yaratığın içinde hapsolmuş bir insan yapabilecek o küçük özellikleri bulmaya çalışmak çok ilginçti."

Condon şöyle diyor: "Dan'in büyük bir hayranıyım. İnanılmaz bir yelpazesi var. Bu rolü kabul etmek, rolü canlandırmanın çok ötesinde bir şeydi çünkü karşı karşıya kalacağı son derece karmaşık teknik şeyler vardı ve filmin sonunda performansının parlaması için etrafındakilere çok güvenmesi gerekiyordu. Bunu yapmayı istemek için belli bir karakter gerekir."

Yapımcı David Hoberman ekliyor: "Rol son derece zorlayıcı bir rol. Dan, ekranda dijital olarak temsil edilse bile, Canavar'ı hayata geçirmesi gerekiyor. Canavar, performans ve yüz yakalama teknolojisiyle yaratılan, tamamen dijital bir karakter ve Dan hem Canavar'ın insanlığını, hem de hayvani yanını çok güzel bir şekilde aktarmayı başardı."

Stevens aynı zamanda Watson'la, karakterlerin zihniyeti, iyi ve kötü arasındaki denge ve erkeklik-kadınlık arasındaki dengeye dair kapsamlı konuşmalar yapmış. Şöyle anlatıyor: "Onun canlandırmak ve olmak istediği Belle'e göre Canavar'ı ayarlamak istiyordum. Sonunda bu masalın güzellik ve çirkinlikle değil, içimizde yaşayan güzellik ve canavarlıkla ve bu dengeyle yaşamayı öğrenmekle alakalı olduğunu fark ettik."




Yapımcılar, köyün egoist yakışıklısı Gaston ve onun sakar yancısı LeFou rollerine oyuncu bulmanın zor olacağından endişe ediyormuş.
Animasyon filmde böyle popüler karakterler olduğu için, gerçek dünya ortamında da seyircilerin inandırıcı bulacağı insan karakterlere geçiş sağlamaları çok önemliymiş. Senaristler Gaston'a daha modern ve inanılır olması için yeni özellikler eklemiş, onu kasabayı işgalcilerden kurtarmış bir savaş kahramanı ve kolay kışkırtılan biri yapmışlar. Condon şöyle anlatıyor: "Çabuk sinirlenen biri, biri ya da bir şey onunla ters düştüğünde kontrolünü çok çabuk kaybediyor, bu da çizgi olan bir şeyi gerçeğe dönüştürmenin ilginç bir yolu oldu."

LeFou karakteri animasyon filmdeki komiklik unsurunun büyük kısmını sağlıyordu ve ona da birkaç nüans eklendi. Condon şöyle diyor: "Eskiden bir nevi kum torbası gibiydi fakat bu canlı filmde ne komik, ne ilginç, ne de inandırıcı oluyor ama bence doğru dengeyi bulmayı başardık."

Neyse ki iki karakterin oyuncu seçimleri hiç zor olmamış. Galli oyuncu Luke Evans (The Girl on the Train, The Hobbit: Desolation of Smaug) Belle'le evlenmeyi isteyen, sığ ve kibirli köylü Gaston'ın vücut bulmuş hâliydi.
Oyuncu başarılı da bir vokalist, birçok West End tiyatro oyununda sahne almış ve Gaston da filmde çok sayıda şarkı söylüyor. (Gaston, Belle ve The Mob Song)
Condon anlatıyor: "Luke Evans'ın şöyle bir yanı var. Gaston için doğru olan tüm özelliklere sahip ama bir de senelerce tiyatro yapmış olmanın getirdiği başka bir şey var. Bu da müzikal bir film için çok önemli, oyunculuğun eğlenceli yanı da bu. O bu rolü oynamak için doğmuş."

Karakteri hakkındaki konuşmalar için Evans şöyle diyor: "Gaston dünyayı herkesin gördüğü gibi görmüyor. Kendini piramidin en üstünde, diğer herkesi de kendinden aşağıda görüyor. Hiç yanlış yapamayacağını düşünüyor ve Belle'in niye karısı olmak istemediğini hiç anlamıyor. Yani "Tanrım, deli mi bu? Kör mü? Aptal mı?" diye düşünüyor. Bunu anlamıyor, ki bu da kendi içinde çok komik. Bu yüzden komedi unsurlarını artırmaya çalıştım."
Evans sözlerine şöyle devam ediyor: "Ben pek fazla komedi yapmadım ama Gaston'ı oynamak ve Josh Gad gibi mükemmel zamanlamaya sahip başarılı bir komedyenle istişare etmek çok eğlenceliydi."

En çok gişe fenomeni Frozen'daki Olaf seslendirmesiyle tanınan Gad, Gaston'ın çilekeş yaveri LeFou'yu canlandırıyor. Çok parlak zekâsı olmasa da ve Gaston ona hiç saygı duymayıp onu çoğu esprisinin alay konusu yapsa da LeFou, Gaston'a tapıyor. Broadway'de Tony ödüllü Book of Mormon'da oynayan ve müzikal tiyatronun kıdemli isimlerinden olan Gad, Evans'la çok iyi anlaşmış ve bu da ekrandaki kimyalarından net olarak belli oluyor. Birlikte, özlerinde kötü olan karakterlere fazlasıyla mizah katmayı başarmışlar.




Gad anlatıyor: "Gaston, köylerinde çok önemli bir şahsiyet. LeFou da adeta bir tarihçi gibi, Gaston'ın yaptığı katkıların önemini halka sürekli hatırlatarak onun gündemde tutuyor. Napolyon Bonapart'ın bir yaveri olsa, bu kişi kesinlikle LeFou olurdu."

Gad, Condon'ın, karakterleri her şeyi kavramış bireyler olarak gösterme çabasını takdir etmiş.
Şöyle diyor: "Bill çok samimi bir yönetmen. Filmlerinin birçoğunda samimiyet var. O yüzden böyle inanılmaz setlerin olduğu, büyük bütçeli bir film çekmek, üstüne bir de son derece kapsamlı karakterler yaratıp, seyircinin en büyük duygusal tepkileri vereceği samimi anların yaşanmasını sağlayan Bill Condon gibi biri olması müthiş bir tecrübeydi."

Belle'in babası Maurice'i, Oscar ve iki Tony ödüllü Kevin Kline (The Ice Storm, In & Out) canlandırıyor. Karakter, animasyon filmde çatlak bir mucitti ama artık çok güzel, türünün tek örneği müzik kutuları yapan bir sanatçı. Bu da Belle'e göre Villeneuve'ün ötesindeki dünyayı temsil ediyor, Maurice içinse eskiden mükemmel olan ama artık kaybettiği hayatını anımsatıyor.
Condon şöyle diyor: "Pek çok kişi gibi ben de eskiden beri Kevin Kline'ı severim. Ayrıca genç yaşlarında şarkı söylediğini de hatırlıyorum. Dolayısıyla bir yönetmen olarak ona tekrar şarkı söyletmek benim için çok heyecan vericiydi. Ama dahası, tüm derin şeyler, kaybetme duygusu, Belle adına korkması, Kevin bunları çok güzel bir şekilde yakalıyor."

Bir oyuncu olarak, Kline kendini karakterlere vermeyi seviyor ve  Maurice'in müzik kutularının ardındaki müzikleri ve geçmişi çok merak etmiş. Aynı zamanda Condon, Stevens ve Watson'la çok fazla konuşmuş, tüm sahnelerinin üstünden geçmiş ve ayarlamalar yaparak yeni fikirler katmış. Bu da onun, karakterinin kim olduğuna dair daha iyi iletişim kurmasını sağlamış.

İki kez Altın Küre'ye aday gösterilen Ewan McGregor ("Moulin Rouge, Star Wars: Episode I - The Phantom Menace), prensin Fransız hizmetkârıyken kollu şamdana dönüşen Lumiére'i oynuyor. Genelde Cogsworth'le anlaşamayan, Plumette'ten de çok hoşlanan Lumiére, en abartılı şarkı Be Our Guest'i söylüyor. Oyuncu sete ilk geldiğinde şarkıya aşina değilmiş ama çok geçmeden hayranı olmuş ve Maurice Chevalier'i gururlandıracak bir performans sergilemiş.
Condon şöyle diyor: "Ewan karakterine Moulin Rouge'daki gibi bir neşe katıyor ve şarkı söyleme tarzının öyle bulaşıcı bir yanı var ki, şarkıyı satıyor."

Yazı sürecinde daha çok başlarda hikâyenin girizgâhının genişletilmesine ve diva'sıyla birlikte büyü yapıldığı sırada prense sarayında performans sergileyen yeni karakter maestronun eklenmesine karar verilmiş.
Oscar adayı ve iki kez Altın Küre kazanmış Stanley Tucci (Spotlight, The Hunger Games) klavsene dönüşen Maestro Cadenza rolüne seçilmiş, Cadenza'nın karısı, saygın İtalyan opera diva'sı Madam dö Garderob rolünü de altı Tony ödüllü ve Emmy sahibi Audra McDonald (Ricki and the Flash, Private Practice) canlandırıyor. Büyü onu Belle'in, daha önce opera sanatçısı olarak geldiğinde kendisinin kaldığı, Canavar'ın sarayındaki odasında devasa bir gardıroba dönüştürüyor. Gardırop melodramı çok seviyor ve sık sık şekerleme yapıyor.

Gugu Mbatha-Raw (Miss Sloane, Beyond the Lights), arsız bir hizmetçiyken şık bir tüylü toz alıcıya dönüşen Plumette'i oynuyor.
Hoberman şöyle anlatıyor: "Oyuncu seçme direktörümüz Lucy Bevan bize Gugu'yu tavsiye etti. Dünyanın en güzel kadınlarından biri olmasının yanı sıra, müthiş de bir sesi var. O, kusursuz bir Plumette."

İlk müzikal tiyatrosunu 76 yaşındayken yapan iki kez Oscar'a aday gösterilmiş, Tony ve Altın Küre ödüllü oyuncu Ian McKellen, masa saatine dönüştürülmüş, müşkülpesent ve daima gergin baş uşak Cogsworth'ü canlandırıyor.
Genç izleyicilerin The Lord of the Rings üçlemesindeki Gandalf ve X-Men filmlerindeki Magneto rolleriyle tanıdığı oyuncu, aynı zamanda klasik eğitim almış, birçok Shakespeare onunda oynamış biri.
Geçmişte kendisiyle Gods and Monsters ve Mr. Holmes gibi filmlerde birlikte çalışmış olan Condon, rolü ona teklif etmiş ve McKellen da seve seve kabul etmiş.
McKellen gülerek şöyle anlatıyor: "E-postanıza bir senaryo geliyorsa ve gönderenin Bill olduğunu görüyorsanız, daha okumadan 'evet' diyorsunuz."
McKellen sözlerine şöyle devam ediyor: "İzlediğimi hatırladığım ilk filmlerden biri Cocteau'nun La Bella et le Bête'ydi ve Canavar'ın tüylerini döküp prens rolündeki yakışıklı Jean Marais'e dönüşürken kullanılan ilkel teknolojiyi ve heyecanı hatırlıyorum. Bill, böyle bir hikâye için ideal bir seçim. Müzikal tiyatroyu çok seviyor ve içinde müzik ve dans bulunan büyük bir prodüksiyonun görüntüsünü ve enerjisini çok seviyor, bu da müzikal sinema. Ama aynı zamanda, insan davranışının hassasiyetlerini de kabul ediyor."

İki Oscar ve Altın Küre ödüllü Emma Thompson (Sense and Sensibility, Howard's End) çaydanlığa dönüşen Doğu Londralı temizlikçi Bayan Çaydanlık'ı oynuyor ve Belle'i kanatlarının altına alıyor ve oyuncu, yönetmenle ilgili çok güzel şeyler söylüyor: "Bill çok bilge, komik, nazik ve kibar. Olabilecek en iyi grubu bir araya getirdi, çünkü o en iyilerden biri. Bu filmin fazla duygusal olmadan nükteli ve anlamı olacak bir hıza, enerjiye, canlılığa ve hayata sahip, çünkü o böyle biri."
Dan Stevens, Thompson'la Canavar ve Bayan Çaydanlık arasındaki ilişki hakkında konuşmuş ve şöyle diyor: "Bayan Çaydanlık, Canavar'a anne yakınlığındaki tek kişi. Onun katı teyzesine benziyor; onu hizada tutuyor, aramızda bunu konuşup belirlemek çok hoştu."
Film yapımcıları, Angela Lansbury'nin yarattığı karakteri sırtlayabilecek tek kişinin Thompson olduğuna karar verdi çünkü onun da benzer bir sıcaklığı, geçmişi ve seyirciyle bağlantısı vardı. Şans eseri Thompson, Güzel ve Çirkin setine, Bayan Lovett'ı canlandırdığı, Broadway kökenli  Sweeney Todd'un Londra'da kapalı gişe oynanan oyunundan geldi.

Yenilerden Nathan Mack, Bayan Çaydanlık’ın kahve fincanına dönüşen oğlu Çip'i, Hattie Morahan de (Alice Through the Looking Glass, Mr. Holmes) hikâyenin başında Canavar'a ve sarayına büyü yapan büyücüyü oynuyor.

BÜYÜLÜ BİR 18. YÜZYIL SETİ

Güzel ve Çirkin'in ana çekimleri, Londra'nın dışındaki Shepperton Studios'da ve Birleşik Krallık'taki birkaç dış mekânda, 2015 yılında Mayıs ve Ağustos aylarında gerçekleşti.
Sesli yapım stüdyoları, Lawrence of Arabia, Oliver!, Gandhi, A Passage to India ve A Clockwork Orange gibi filmlere ev sahipliği yapan Shepperton, bu çapta bir yapım için ideal bir mekândı ve arkasında büyük ölçekli birçok uygulamalı set yapılabilecek geniş bir alan ve içinde birçok sesli stüdyo vardı, ki bunlardan toplamda 27 tane gerekiyordu.
Hikâye canlı film formatında olsa da, yine de içinde büyük oranda animasyon ve  bilgisayarla yapılmış görüntüler olması gerekiyordu ve yapımcıların mümkün olduğunca çok sayıda gerçekçi görünen ortamlarda çekim yapması gerekiyordu; çünkü bu filmi animasyon versiyonundan ayıracak olan büyük ve detaylıca tasarlanmış setlerdi.
Bu uygulamalı setler aynı zamanda taranarak bilgisayara aktarıldı ve çekim başlamadan önce kamera konumunu ve ışıklandırmasının belirlenmesine yardım etmek üzere dijital olarak görsel bir film yaratmak için dijital 3D formatına çevrildi.

Animasyon filme görsel olarak hayat vermek için görevlendirilen yetenekli sanatçı ekibi şöyleydi: Görüntü yönetmeni Tobias Schliessler, (Mr. Holmes, Lone Survivor), dört kez Oscar'a aday gösterilmiş yapım tasarımcı Sarah Greenwood (Hanna, Atonement), kurgucu Virginia Katz (Dreamgirls, Burlesque), Oscar ödüllü kostüm tasarımcı Jacqueline Durran (Macbeth, Anna Karenina), dört kez Oscar'a aday gösterilmiş set dekoratörü Katie Spencer (Sherlock Holmes, Pride and Prejudice) Oscar ödüllü makyaj ve saç tasarımcı Jenny Shircore (Elizabeth, The Soloist) ve kast direktörü Lucy Bevan (Alice Through the Looking Glass, Cinderella).

Hikâyenin kadınların güç kazanma konusuna uygun bir şekilde tasarım ekibindeki tüm sorumlular - ki çoğu yönetmen-ortak senarist Bill Condon'ın sık sık çalıştığı isimler - kadın, filmin kurgucusu ve kast direktörü de öyle, ve yaratıcı anlamda hepsi zirvede. Greenwood ve Spencer neredeyse 20 yıldır birlikte çalışıyor ve hem Durran'le, hem Shircore'la daha önce birlikte çalışmışlar.
İkisi de proje için çok hevesliymiş, diğer bölüm sorumlularıyla fikir ve bilgilerini paylaşmışlar, bu da kusursuz bir bütünlük oluşturulmasına yardımcı olmuş.

Yapım tasarımcısı olarak Greenwood filmin her görsel açısından sorumluymuş ve Güzel ve Çirkin'de, harika Hollywood aşkları geleneğinde, eskimeyen, Avrupai bir his yaratmak istemiş.
Hikâye belirli bir zaman ve mekânda geçiyor -18. yüzyıl ortası Fransa'sında- tarihsiz, alternatif bir masal evreninde geçmiyor.
Her bölümün yaptığı çalışmalarda,  kısmen 1991 yapımı animasyon filmden ilham alınmış olsa da, setler, aksesuarlar, kostümler, saç ve makyaj, 18. yüzyıl Fransa'sındaki hayatla örtüşüyordu.
Hikâye aslında bir masal olduğu için, özgün bir görüntü sağlamak adına dönemi görsel olarak yorumlamak konusunda biraz serbest davranıldı.
Greenwood anlatıyor: "Amaç seyircinin şöyle düşünmesini sağlamak değildi: 'Bu tıpkı animasyon filmdeki saraya benziyor.' Onun yerine seyircinin, bunun Canavar'ın sarayı olduğunu hissetmesini istiyorsunuz çünkü her detay, bildikleri ve sevdikleri hikâyeyi içtenlikle destekliyor."

Bini aşkın yapım görevlisi, dev boyuttaki setleri inşa ve dekore etmek için sürekli çalıştı. Bu setlere çok fazla elle detay verilmesi gerekiyordu.
Emma Watson şöyle diyor: "Daha önce zanaatkârlığın inanılmaz olduğu filmlerde çalıştım ama bu film gerçekten çok özel; çünkü çok bilinen ve sevilen bir şeyi alıp, yine o bildiğimiz ve sevdiğimiz şeyleri muhafaza edip bunu geliştirdiler, daha fazla detay, derinlik ve katman eklediler. Herkes keşfedecek çok şeyin olduğunu düşündü ve neyse ki bu, mevcut teknoloji, zanaatkârlık ve hikâye anlatımı yoluyla yapabileceğimiz bir şeydi."




Kurgusal Villleneuve kasabası, Belle ve babasının yaşadığı köy, Shepperton'da bir stüdyonun dış setinde yapıldı.
Yapımın en büyük seti için (2674 metrekare) Greenwood ve ekibi Fransa'nın güneyindeki Conques köyünden ilham almış.
Özgün Güzel ve Çirkin hikâyesinin yazarı Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve'ün adı verilen kasabada, Belle'in evi, bir okul, kıyafet mağazası, köyün meyhanesi, bir kilise ve köy meydanı var.
Filmin Villeneuve'de gerçekleşen destansı açılış performansı Belle'de, 150'yi aşkın figüran, yüzlerce hayvan, 28 at arabası ve sayısız aksesuarla set dekoru kullanıldı, her biri de inanılmaz detaya sahipti.

Sanat departmanı, Prens/Canavar'ın sarayını yaratmak için dönem mimarisi ve iç tasarım için aylarca araştırma yaptı.
Nihayetinde farklı mimari tarzlar harmanlandı; ama çoğunlukla 1740'ların Fransa'sında Versay Sarayı gibi önemli yapılarda hâkim olan Fransız Rokoko tarzı kullanıldı.
Greenwood şöyle diyor: "Rokoko, motiflerin muazzam olduğu bir Fransız tasarım tarzı. Çok kısa ömürlü oldu çünkü çok yoğun, aşırı ve çok pahalıydı ama filmimizin genel görünümünde büyük etkisi oldu."

Bu sarayla animasyon filmdeki saray arasındaki önemli bir fark da, değişen görüntüsü. Greenwood açıklıyor: "Animasyon filmdeki saray hikâye boyunca değişmiyor ama biz canlı film formatında çalıştığımız için sarayın zamanla büyünün etkilerine tepki verdiğini gösterebildik. Rokokoyla her şey canlı ama aynı zamanda da sade. Biz tasarımımızla, onun büyüden sonra yavaşça büyüdüğünü ve esnediğini aktarmak istedik, bu da saraydaki budanmış ağaçlarda, mimari de ve sıvalarda görülebiliyor."

Sarayın balo salonu bir başka devasa set. Zemin, 1115 metrekarelik yapay mermerden yapılmış ve tasarımı da Braunau, Almanya'daki Benedictine Manastır Kilisesi'nin tavanındaki modelden uyarlanmış.
İçinde aynı zamanda 10 adet camdan kollu şamdan var. Her birinin boyutu 4 x 2 metre. Bunlar da o dönem mumla aydınlanan Versay'daki gerçek şamdanlardan uyarlandı.
Belle'in yatak odası, balo salonu gibi, sarayın büyülü kısmında yer alıyor ve ideal bir masal yatak odası olarak her küçük kıza hitap etmesi için tasarlanmış. Canavar'ın genelde kendini kapattığı batı kanadı, büyünün merkezi ve görünürde daha meşum ve karanlık olan İtalyan barok tarzında tasarlanmış.




Sarayın kütüphanesi, Portekiz'deki meşhur bir kütüphanenin tasarımdan uyarlanmış ve çok önemli bir set ve hikâyedeki önemli bir konuyla da çok alakalı: Bilgiye açlık ve hayal gücünü beslemede kitapların oynadığı önemli rol.
Zemin yaklaşık 185 metrekarelik yapay mermerden yapılmış ve bilhassa yapım için yaratılan binlerce kitap var.
Canavar'ın sarayını çevreleyen büyülü orman, H stüdyosunda, Shepperton'ın 891 metrekarelik en büyük sesli stüdyosuna kuruldu.
Tamamlaması 15 hafta süren ormanda gerçek ağaçlar, çalılıklar, donmuş bir göl ve 9 metrelik buzdan kapılar ve 20 bin buz saçağı var.
Görsel efekt yapımcısı Steve Gaub (Unbroken, TRON: Legacy) şöyle diyor: Bütün setler gerçekten büyülüydü ve hepsine çok harcama yapılmıştı. Sarah ve ekibi inanılmaz bir iş çıkardı. Her şey eski usul Hollywood gibiydi, ki bu çok uygun çünkü biz de orijinalinin yanında durabilecek klasik bir şey yaratmaya çalışıyorduk."

Masal dünyasına uygun kostümler tasarlamak zorlu bir iş ama Jacqueline Durran bunu normal karşılamış.
Nakışçılar, şapkacılar, mücevherciler, boyacılar ve tekstil sanatçılarından oluşan departmanı, ana çekimler başlamadan üç ay önce çalışmaya başlamış. Bunun bir sebebi de kendilerine kısmen adil ticaret kumaşlarından (yani çalışanlarına adil ücretler veren ve çevre dostu tedarikçilerin organik malzemelerini kullanmak) yapılmış etik ve sürdürülebilir kostümler tasarlama hedefi koydukları içindi, bunu da başardılar.
Eco Age ve Green Carpet Challenge'la birlikte çalışan departman, doğal ve düşük etkili boyalar (atık sulardan dikkatli bir şekilde kurtularak) ve geleneksel ahşap kalıplar kullandılar.
Durran köylü kostümlerinden, Prens'in balosunda sosyeteye giren 35 kızın detaylı balo kıyafetlerine kadar her şeyi tasarladı ama en büyük engeli Bell'in, sarayın balo salonunda Canavar'la dans ederken giydiği elbise olmuş. Sarı elbise ve karakter arasındaki sembolleşmiş bağlantı sebebiyle, tasarım süreci çok kapsamlı olmuş, görüntü, renk ve kullanılan materyaller çok tartışılmış.
Durran şöyle diyor: "Elbise filmimizde, animasyona sadık kalmak açısından her zaman için sarı olacak. Biz bunu yeniden yorumlamaya, biraz daha doku katmaya ve gerçek, canlı bir kostüm yapmaya çalıştık." nihayetinde elbise sarıya boyanmış hafif saten katlardan (toplamda 55 metre) yapıldı, dairesel bir şekilde kesildi ve bunun için 915 metre iplik gerekti.

Üstteki iki kata, balo salonunun Rokoko zeminine uyması için altın yapraklı filigran deseni basıldı ve 2160 Swarovski kristaliyle süslendi.
Hikâyede Gardırop, Belle'in yatak odasının tavanındaki altın yaldızları alıp elbiseye serpiyor.
Yapması 12 bin saat süren ve birçok kopyası yapılan elbisede, Emma Watson'ın daha rahat hareket edebilmesi için korse ya da kafes yoktu; çünkü buradaki Belle, animasyon filmdeki Belle'den daha aktif biri.
Watson anlatıyor: "Kesinlikle çok ilginç bir mücadeleydi. Elbisenin kendisi çok sembolleşmiş; çünkü hikâyedeki romantik sahnenin bir parçası. Elbise birçok farklı aşamadan geçti ama en sonunda en önemlisinin, elbisenin dans ederken güzel görünmesi olduğuna karar verdik. Süzülüyor, hatta uçuyor gibi olmasını istedik."

Durran da aynı fikirde olduğunu şu sözlerle anlatıyor: "Belle'in tüm kostümlerini tasarlarken bunu göz önünde bulundurduk. Onun narin bir prenses değil, aktif bir kadın kahraman olmasını istedik. O yüzden mavi elbise ve filmin başında taktığı önlük cepliydi. İçine kitap koyabilmesini, pilili şortlarla ve korsajla giyebilmesini istedik."




Bu Belle, atı Philippe'yle çalışıyor, ona biniyor, o sahnelerde çizme giyiyor (narin kadınsı ayakkabılar yerine.)
Watson şöyle diyor: "Belle'in filmdeki kişiliğini geliştirmek ve at binmeyi gerçekten bilen, attan anlayan bir kadın olarak görülmesini istedik. Bu yüzden uygun ayakkabılar giymesini sağladık, eteğinin yanını da kısalttık ki ata Western tarzı binsin ve onun için kolay gibi görünsün."

Filmin sonunda büyü kalkınca Belle'in giydiği elbisenin üstündeki tasarım, Durran'in öğrenciyken aldığı orijinal bir 18. yüzyıl önlüğünden alınmış bir baskı..
Tasarım bir tuvale elle boyanmış ve büyütülmüş, dijital olarak basılmış. Durran şöyle diyor: "Belle'in tüm kostümleri için beklentiler oldukça yüksekti ama sonunda animasyon filme gönderme yapan ama yine de bu filme özgü çok güzel elbiseler ortaya çıkardık."

Watson şöyle diyor: "Jacqueline'le çalışmanın en harika yanlarından biri de onun çok iş birlikçi olması. Benden istediği bilgiler beni çok etkiledi. Karakteri nasıl algıladığımı iyice anlamak istiyordu. Bir oyuncu olarak benim için özel bir tecrübeydi ve bu süreç aracılığıyla karakteri oluşturup anlamanın harika bir yoluydu."

Prens'in filmin açılış sahnesinde giydiği kostüm için, Durran binlerce Swarovski kristaliyle süslenmiş bir ceket ve yelek yaratmış, bunlar da daha sonra görsel efekt departmanı tarafından taranarak bilgisayarla oluşturulmuş Canavar'a uygulanmış.
Yapımcı David Hoberman şöyle diyor: "Jackie bir tanrıça. İşi çok zordu. Sadece filmdeki kostümlerin fazlalığı yüzünden değil, aynı zamanda animasyon filmdeki sembolleşmiş gardırop yüzünden. Animasyon karakterlerin giydiği tüm kostümleri göz önünde bulundurmak, ama aynı zamanda da onlara bağlı kalmak istedi ve sonunda çok güzel ve tamamen kendisine ait bir şey yarattı."

Güzel ve Çirkin, görüntü yönetmeni Tobias Shliessler'ın Condon'la dördüncü iş birliği ve prodüksiyonda birçok zorluk olsa da, yaratıcılık için bol yer vardı.
Techno-dolly'den drone'a birçok kamera ekipmanı kullanan Schliessler, sürekli uyum sağlamak zorunda kalmış, çok da sevdiği bir ortam varmış.
Bazı durumlarda animasyon filmdeki sembolleşmiş kamera hareketlerinin üstüne kendine ait bazı şeyler eklemiş. Örneğin, kameranın Belle ve Canavar'ın üzerinden geçip balo salonunun tavanına çıktığı Güzel ve Çirkin şarkısındaki çekim...
Schliessler vinçle aynı kamera geçişini yapıyor ama balo salonunun duvarında asılı duran ve büyülü bir şekilde hayat bulup çalmaya başlayan ahşap müzik enstrümanlarını göstermek için kamerayı yukarı hareket ettiriyor.
Busby Berkeley tarzındaki muazzam dans, Be Our Guest'i çekmek teknik açıdan çok zormuş, çekmesi bir ay, hazırlanması altı ay, tamamlaması bir yıl dürmüş.
Sahne, sarayın yemek salonunda geçiyor. Burası da tiyatro sahnesi gibi tasarlanmıştı; çünkü filmdeki en tiyatral set. Tüm ögeler gerçekti ve görüntüler post prodüksiyonda görsel efekt ekibi tarafından animasyon yapılıp çoğaltılmadan önce techno-dolly, vinç ve diğer özel ışıklandırma ekipmanıyla çekildi.

Ortak yapımcı Greg Yolen şöyle diyor: "Bu setlerdeki sinematografi ve muazzam tasarım çalışmaları arasındaki etkileşimi görmek inanılmazdı. Sarayın fuayesini ve balo salonunu -olması gerektiği gibi- iki sesli stüdyonun karşısına kurduk ve Tobias bundan faydalanmak için kamerayı tam olarak nereye koyacağını biliyordu. Bu iki kocaman uygulamalı seti yakalama derinliği, insana kendini gerçekten orada hissettiriyor."

EKRANDAKİ BÜYÜNÜN ARDINDA

Güzel ve Çirkin'i başarılı bir canlı filme uyarlamanın anahtarlarından biri de Canavar'da yatıyordu. Lanetli yaratık bir şekilde inandırıcı görünmeliydi ve seyircinin önem vereceği biri olmalıydı; ama böyle bir şeyi yapmak için gereken teknoloji kısa süre öncesine kadar yoktu.
Dan Stevens'ın performansını muhafaza ederken gerçek dünyada, gerçekçi görünen bir Canavar yaratmak için fiziksel performans yakalama ve MOVA yüz yakalama teknolojilerinin bir harmanı kullanıldı.
Fiziksel performans yakalama parçaları için, Canavar'ın sahneleri canlı film oyuncularıyla birlikte uygulamalı setlerde çekildi ve Stevens bu esnada ayaklık, protez kas kostümü ve üstüne de gri bir vücut kostümü giydi. Canavar'ın animasyon ev çalışanlarıyla sahneleri de, Stevens'ın üstünde görsel efekt göstergeleri olan fraktal gri vücut kostümü varken çekildi.
Kısıtlayıcı kostümlere rağmen oyuncu karmaşık duygular yelpazesini yansıtmayı başardı, ki bu çok önemliydi; çünkü Canavar, hikâyenin romantik başrolü ve duygusal merkezi.

Yönetmen ve ortak senarist Bill Condon şöyle diyor: "Dan karaktere samimiyet ve incelik kattı, hâlâ mevcut olan tüm acıyı ve insanlığı hissettirdi ve güçlü bir performans sergiledi. Bu büyük oranda gözleri ve sesiyle anlatıldı. Gerçekten oldukça büyüleyiciydi."

Steven aynı zamanda stüdyonun dışında gerçekleştirilen ayrı MOVA yüz yakalama uygulamalarına da katıldı. Bu uygulamalarda Stevens'ın suratına fosforesan makyaj yapıldı. Bu, ultraviyole ışığı altında mavi görünüyordu. Ardından etrafındaki birçok kamera onu çekti ve suratındaki her gözeneği takip etti. MOVA özelleştirilmiş donanım ve yazılımı daha sonra performansı veriye çevirdi.
Stevens anlatıyor: "Bu bilhassa çok zorlayıcıydı. Hâlihazırda çekilmiş sahneleri düşünmeniz ve diyaloğunuz olsa da olmasa da, bedeninizi değil, suratınızı oynatmanız gerekiyor . Bir yerde sadece suratımla vals yapmam gerekti, bu çok ilginçti."

Büyülü bir şekilde canlanan ev eşyalarınınsa, insan temelli özellikleri ve belli kişilikleri var. Hatta Condon onlara yapım boyunca "canlı film oyuncuları" diye hitap etmiş. Eşyalar, insan oyuncularla çok yakın ve genelde etkileşim hâlinde gösteriliyor; ama çok emek isteyen ve çok zaman alan bir süreç olmuş.
Seyircilerin ekranda gördüğü son görüntü gerçek ve önce kameraya çekilerek daha sonra post prodüksiyon sırasında görsel efekt ekibi tarafından çoğaltılmış.
Uygulamalı setlerde bilgisayarla oluşturulmuş karakterlerle kusursuz bir özümleme sağlamak için, her eşyanın sağlam bir maketi -elle boyanmış güzel çaydanlıktan Rokoko varaklı şamdana kadar her şey- yapılmış ve orijinal animasyon karakterlere istinaden sanat departmanı tarafından titizlikle detaylandırılmış.
Kopyalar çıkarılmış, dublörlük gerektiren sahnelerde kullanılmak üzere plastik versiyonları da yapılmış.
Condon ve görsel efekt ekibi görüntü ve oranlardan memnun olunca, eşyalar sete yerleştirilmiş ve ana çekimlerin bir parçası olarak çekilmiş.

Stevens'a göre Canavar ve ev eşyalarıyla olan sahneler için kendi açısından çok fazla hayal gücü gerekiyormuş.
Şöyle anlatıyor: "Lumiére'le konuştuğum ama bir çubuğun ucundaki LED ışığa bakıp Ewan'ın sesini duyduğum bir sahneyi çekmek üzere sete giderdim. Başa çıkmamız gereken iyice acayip bir durumdu."

Ian McKellen'ın canlandırdığı masa saati Bay Dakik’in  tasarımı için, taban ve ana kutu polyester reçine ve altın boyamayla yapılmış. Dış parçalar altın kaplama, kadran da pirinçten yapılmış, tik tak sesini ve kolların hareketini gerçekçi kılmak içinde uygun saat hareketleri uygulanmış.

Kollu şamdan Lumiére (Ewan McGregor) konuşup, kol, bacak ve elleriyle hareketli bir karakter hâline gelen birkaç ev eşyasından biri.
Yapım ekibi de McGregor'ın kişiliğini mümkün olduğunca karaktere yansıtmaya çalışmış. McGregor, hayalindeki Lumiére'in yapacağı gibi dans ve hareket ederken, performans yakalama teknolojisiyle kameraya alınmış.
Görsel efekt yapımcısı Steve Gaub şöyle diyor: "Lumiére'i konseptleştirmek çok zordu çünkü onun hareket edebilmesini istiyorduk ama neticede o hâlâ varaklı bir şamdandı. Onun, herkesin beğendiği üç boyutlu bilgisayar maketini yapınca, hızlı prototipleme denilen bir işlemle yaratıldı. Bu, 3D bilgisayar dosyalarını alıp, fiziksel olarak görüp dokunabilmeniz için polyester reçinesinden gerçekçi bir maket yapıyorlar."

Aynı işlem, çaydanlık Bayan Çaydanlık (Emma Thompson) için de kullanılmış: Bilgisayarda tasarlanmış, prototipi yapılmış ve kalıbı çıkarılmış.
Gardırop (Audra McDonald) hayat vermek için, güzel ve devasa gardırobun gerçek bir versiyonu yaratılmış ve hareket etmesi için teçhizat kurulmuş.
Ek özel efekt unsurları, Gardırop'un Belle'in elbisesini yapıp onu giydirdiği sahnedeki gibi, daha sonra post prodüksiyonda eklenmiş.

Ev çalışanlarının insan versiyonları da, sanat ve set dekorasyon ekiplerinin iş birliğiyle tasarlanmış, insan kostümlerin, nesnelerdeki unsurları yansıttığından emin olmuşlar. Örneğin Durran, Cogsworth'ün insan kostümünün düğmelerine, tıpkı masa saatindeki gibi Roma rakamları yapmış. Yeleğindeki işleme deseni ve apoletleri, saatteki tasarımla aynı. Bayan Çaydanlık'taysa, çaydanlığın krem rengi tabanı, elbisesinin renginde ve çaydanlıktaki yaprak deseni de elbisesinde mevcut.

Saray personeli insan formuna döndüğü zaman saç ve makyaj stilleri için de aynı şey geçerliydi. Makyaj ve saç tasarımcı Jerry Shircore, Greenwood'la yakın olarak çalışarak evdeki eşyaların tasarımlarındaki ilgili detayları çıkarmaya çalışmış ki, bunları saç ve makyaj tasarımlarına dâhil edebilsinler. Cogsworth'ün saat şeklinde bir kafası ve saatin kadranlarına benzeyen bir bıyığı var. Gardırop'un kafesli peruğu, gardırobun tepesindeki şekilde ve Lumiére'in geniş saç tarzına da, şamdanın tasarımı ilham vermiş.

Maurice'in yaptığı güzel müzik kutularının hepsi inanılmaz varaklı dökümlerle, elle yapılmış. Bunlara da kuyumcu Johann Melchior Dinglinger 'ın çalışmaları ilham vermiş, farklı şehir ve dünyadaki ülkeleri tasvir etmiş.  Büyülü ve sihirli bir ortamda oldukları için, bunlar sadece müzik kutusu değil, diğer dünyalara açılan kapılar.

KLASİK FİLM MÜZİĞİNİ GELİŞTİRMEK

Animasyon klasiğindeki hikâyeyi geliştirmenin yanı sıra, yönetmen-ortak senarist Bill Condon, müziksel olarak hikâyenin daha gerçekçi bir yönde ilerleyebileceğine inanıyordu, ya mevcut şarkıların ilginç varyasyonlarını bularak, ya da yeni şarkılar ekleyerek.
Şarkılar hikâyenin anlatılmasına yardımcı olur ve duygusal içeriğini artırır, aynı zamanda da hikâyenin ilerlemesine yardım eder.
Yönetmen-ortak senarist Bill Condon şöyle diyor: "Aksi hâlde hikâye öylece duruyor gibi oluyor."

Besteci Alan Menken şöyle diyor: "Bill'in yaklaşımının bir kısmı müziği iki boyutlu olmaktan alıp üç boyutlu yapmaktı, hem gerçek anlamda hem de karakterler açısından. Hikâyenin ortasındaki aşkı çok iyi anlıyor ve bunun ne kadar önemli olduğunu biliyor ama aynı zamanda konuşan şamdanlar ve dans eden saatlerle bunun kendi içinde de muazzam olduğunun da farkındaydı."

Condon anlatıyor: "Alan çok cömert çünkü benim aklımda çok fazla fikir vardı ve oynamak istediğim şeyler vardı. Benim için çok yeni ve heyecan vericiydi ve bunu hemen kabul etti, üç yeni şarkı yazmakla kalmadı, eskilerini de yeniden gözden geçirdi. Bu çok heyecan vericiydi ve onunla çalışmak, bunun onun için ne kadar canlı olduğunu görmek de ilham vericiydi."

Condon devam ediyor: "Alan Howard, animasyon filmin özgün müziğini yazmıştı ama iş Broadway prodüksiyonu için müzikleri uyarlamaya geldiğinde Howard maalesef ölmüştü. Tim o zaman projeye dâhil oldu. Yani hem Alan hem de Tim, bu projenin uzun zamandır içinde, bu da bizim şansımız."

Tim Rice şöyle diyor: "Son derece şanslıydım. Yine de kendimi büyük Howard Ashman'ın gölgesinde hissediyorum; çünkü o muazzam bir şarkı sözü yazarıydı, çok genç yaşında kaybettik. Ama aynı zamanda Alan'ın da büyük hayranıyım. Little Shop of Horrors ve The Little Mermaid'i izledim, Güzel ve Çirkin'i de çok seviyorum."

Film yapımcılarının animasyon filmin müziklerine ve unutulmaz şarkılarına saygısı sonsuz. Hareketli açılış şarkısı Belle, keyifli düet Something There, büyüleyici ballad Güzel ve Çirkin ve en neşeli gözde şarkı Be Our Guest, her birinin Menken'e ait güzel ve akılda kalıcı melodileri, Ashman'ın sofistike şarkı sözleri var.

Emma Watson anlatıyor: "Müziğin klasik, tiyatral bir hissi olmasını ama yine de modern durmasını çok seviyorum. Ne pop müziği, ne sahne müziği, kusursuz bir ince çizgide. Bir nevi ortadaki o en etkili nokta gibi, gerçekten büyülü."

Luke Evans da aynı fikirde: "Ben müzikal tiyatro dünyasından geliyorum, dolayısıyla müzikleri ve şarkı sözleri olan bir hikâye anlatmak konusunda çok tutkuluyum. Bu dâhiler 1991'de, çok eski bir hikâye anlatmış ama herkese hitap etmesini sağlamışlar. Sinemaseverlerde nesiller boyu baki kalacak bir izlenim bırakmış."

Menken ve Rice'ın yazdığı yeni şarkılar, hikâyenin yeni kısımlarını anlatıyor, hikâyeyi yeni yönlere götürüyor ve Güzel ve Çirkin'in kumaşına kusursuzca oturuyor. Buna ek olarak Howartd Ashman'ın Gaston ve Güzel ve Çirkin şarkılarındaki animasyon filmde kullanılmayan bazı özgün şarkı sözleri filme tekrar eklendi.




Animasyon filmdeki müzikler olduğu hâliyle mükemmel, dolayısıyla bu şarkıları canlı film uyarlaması için kesmek konusunda hiçbir tartışma olmadı. Broadway prodüksiyonu da bir o kadar müthiş. Condon o şarkılardan bazılarını bu filme koymak istese de, onlar bilhassa sahne için yazılmıştı ve sinematik değil, tiyatral formata uyuyordu.
Condon anlatıyor: "Canavar'ın söylediği müthiş bir ballad var, If I Can't Love Her. Bu kendi içinde bile sembolleşmiş ama ilk perdedeki bir şarkı. O yüzden buna bakınca, Prens/Canavar ve Belle'in arka plan hikâyelerini geliştirmeye çalıştığımız yollara bakınca, yeni şarkılara ihtiyaç duyduğumuz üç önemli nokta olduğu netleşti."

Yeni şarkılardan biri Dan Stevens'ın Canavar olarak, Belle'i babasıyla olması için, çok üzülse bile saraydan gönderdikten sonra söylediği For Evermore adlı ballad. Menken şöyle diyor: "Dan çok uzun yol katetti ve muhteşem bir şarkıcı oldu. İnanılmaz bariton bir sesi var ve gerçekten çok başarılı."

Days in the Sun, saraydaki karakterlerin yatmaya hazırlanırken eski günleri düşünüp söylediği bir şarkı. Watson şöyle diyor: "Özlemle ilgili bir şarkı ve saraydaki herkesin, çok sevdiği ve önem verdiği bir şeyleri ya da birilerine duydukları özlemin yol açtığı üzüntüyle bir araya gelmişler. Sizi bir nevi saraydaki bütün karakterlere götürüyor ve o noktada içlerinden geçen düşünceleri dinlemenize izin veriyor."
Stevens ekliyor: "Şarkının klasik bir yanı var ve bir şeye özlem duymanıza yol açıyor. Alan'la çalışmak muazzam bir tecrübeydi ve çalışacak böyle müthiş materyallerin olması da büyük bir keyif."

Our Song Lives On, hayatın değerli anlarına tutunmak gerektiğiyle ilgili çok güzel bir ballad ve şarkıyı müzik kutusu tasarlarken Maurice (Kevin Kline) söylüyor.
Müzik kutusu kızının asla sahip olamadığı kusursuz çocukluğu temsil ediyor ve seyirciye Belle'in bilinmeyen geçmişini şöyle bir aktarıyor.
Condon şöyle diyor: "Bu hikâye için son derece duygusal bir şarkı ve hikâyeye gerçekten önem veren herkese doğru gelecek. Diğer şarkıların müzikal kalitesinde ve bence bu şarkı özgün şarkılarla birlikte, aklınızdan çıkaramayacağınız bir şarkı."
Melodi, filmin müzikleri boyunca birkaç kez duyuluyor. Maurice'in solosuyla başlıyor ve ardından ilerleyen dakikalarda Belle tarafından tekrar söyleniyor ve yine bitiş jeneriğinde karşımıza çıkıyor.

Condon ve Menken, Watson'ın güçlü bir şekilde şarkı söylemesi gerektiğinde hemfikirmiş. Kapana kısılmış olmaktan ötürü duyduğu öfke, dışarı çıkmak isteyişi ve hayatın sunduklarını tecrübe etmek istemesi, kendi içinde bir hikâye zaten ve karakteri bildiği, çok iyi anladığı için vokaller kaydedilmeden önce tüm sahnelerini çalışmış, sesi tamamen doğal çıkıyor.
Lafına şöyle devam ediyor: "Alan Menken muazzam biri. Şarkıları yüreğinize işliyor ve onları tekrar tekrar dinleseniz de onlardan asla bıkmıyorsunuz."




Yapımcı David Hoberman şöyle diyor: "O sahneyi çekerken, Güzel ve Çirkin'in güzel melodisi sette çalıyordu. Ben de, sinemadaki en güzel, romantik sahneyi çekmiş olabileceğimizi düşündüğümü hatırlıyorum. Tobias'ın kamera hareketleri, ses dekorasyonu, koreografi... Her şey o balo salonunda yerine oturdu."

Oyuncuların üzerinde her zaman mikrofon varmış, pleybek yaparken bile. İnsan karakterler seslerini ve diyaloglarını, ana çekimler başlamadan önce kaydedip sonra şarkılara geçmiş. Büyülü karakterlerse önceden kaydedilmiş ve onların kayıtları, çekimlerde rehber olarak kullanılmış. Ardından post prodüksiyonda görsel efektler tamamlanınca, ekrandaki canlılığa uyması için şarkılarını kaydetmişler.

Disney'in animasyon klasiği Güzel ve Çirkin'in canlı film uyarlaması çok çarpıcı, anlatılan en uzun ömürlü ve en sevilen masallardan birini kutlayan sinematik bir olay ve yüzyıllardır okuyucuları etkileyen bir hikâye.
Artık, yönetmen-ortak senarist Bill Condon'ın ve muazzam bir yaratıcı ekibin sanatçılığı ve hayal gücü sayesinde, her yaştan seyirci, hikâyedeki macera, tutku ve romantizme bir kez daha tutulacak.

Condon şöyle diyor: "1991 yapımı harikulade animasyon film, klasik bir animasyon gibi ama hikâyenin, şarkıların ve duyguların daha derinine inmek isterseniz, bunu yapan bu canlı film işte: Daha derinlemesine duygular ortaya çıkarıyor."
Ian McKellen şöyle diyor: "Ana çekimler sırasında, setteki herkes mutluyken bu zor, ama bu filmde sette her gün yüzlerce insan vardı ve herkes gerçekten orada olmaktan çok mutluydu. Pek çoğu sabahın erken saatlerinden beri çalışmasına rağmen kimseden tek kelime şikâyet duymadım, ne teknisyenden ne de sanatçıdan. Bu da film için çok olumlu bir şey."
Condon şöyle diyor: "Bu materyalle çalışma fırsatı bana tanındığı için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu hikâyenin bir özelliği var -bilhassa da 25 yıl önce yazılmış olan müziğin- çok büyülü. Bence insanların ilgisini çeken ve bunu özel bir tecrübeye dönüştüren hâlâ da bu."


Filmin mmknmrtb notu:  7  /10