16.4.19

Diciembres / Aralık'ta


Enrique Castro Ríos’un hem kendi ailesinin hikâyesinden esinlendiği hem de işgal sırasında ölen İspanyol gazeteci Juantxu Rodriguez’in gerçek hayatından izler taşıyan ilk uzun metraj filmi Diciembres / Aralık’ta’nın gösterimi Cinemaximum City’s Nişantaşı'nda yapıldı.

Gösterime Panama’dan gelen yönetmen Enrique Castro Ríos katıldı.

Film nerelerde gösterildi; ABD’de gösterimine engel var?

Film aşağı yukarı geçen yıl bu günlerde, Panama Film Festivali’nde prömiyerini yaptı. Ne şanslıyız ki İtalyan bir dağıtımcı filmi aldı ve onun sayesinde Roma Film Festivali’ne, ardından Havana Film Festivali’ne gittik. Bu geldiğimiz üçüncü festival. Film büyük ihtimalle Çin’de bir televizyon kanalına satılacak; Panama’da büyük bir televizyon kanalına satıldı ve daha çok kişiye ulaşmasını bekliyoruz. Dağıtımcımızın ABD ile de bağlantı kurmaya çalıştığını biliyorum.



İzlediklerimiz fotoğrafçının gerçek hikâyesi mi?

Filmin kurmaca kısımlarının çoğu gerçek insanların gerçek anılarına ve duyduklarına dayanıyor. Mesela büyükanne kısmı benim gerçek büyükanneme dayanıyor. Açık tenli, beyaza yakın olduğum için ne kadar memnun olmam gerektiğini söylerdi hep, çünkü kendisi daha koyu tenliydi. Aslında Panama’nın kendi halkı çok güzel bir halk. Çok karışıklar, Asyalılar, Afrikalılar, Panamalı yerliler ve onlardan oluşan çok güzel bir ırk olmasına rağmen, 300 yıl İspanyollar, 100 yıl da Amerikan etkisiyle kafalarında öyle bir fikir yerleşmiş. Beyaz olursan daha iyi, kabul edilebilir olursun diye. Bunun bir parçası da filmde var.
Fotoğrafçı meselesine gelirsek hikâyesi tesadüfen işgal sırasında Panama’da bulunan İspanyol bir fotoğrafçıya dayanıyor. Bu fotoğrafçının asıl amacı El Salvador’a gitmekti. Başka bir haber için oraya gidiyordu ve tesadüfen işgal sırasında Panama’daydı. Bütün bu bombalamalar, patlamalar olurken aslında bir portre sanatçısı olmasına rağmen sokağa çıktı ve fotoğraflar çekmeye çalıştı. Amerikalıların eline düşmeyen az sayıda fotoğrafçıdan biriydi. İlk saldırıdan 2 gün sonra, silahlı bir Amerikalı tarafından vuruldu ve öldürüldü. Yanındaki Fransız fotoğrafçı da yaralandı. Kısmen hikâyeyi ona dayandırdık.





İşgalden sonra yönetim ne hale geldi ve şu anki durum nedir?

İşgalin hemen arkasından, ABD ülkeye sivil bir hükümet yerleştirdi. Fakat şunu söylemem lazım diktatörlüğü savunacak halim yok. Bütün diktatörlüklerin yaptığı gibi şiddeti tek elde tutuyordu. Dolayısıyla şiddet çok düşük seviyedeydi. Bir de uyuşturucu ticareti sadece onun elindeydi. Beş yılda bir sivil seçimler yapılıyor artık. Önümüzdeki günlerde yine bir seçim yapılacak. Ama şöyle bir durum var ki genelde Latin Amerika ülkelerine, ABD'nin yerleştirdiği bu hükümetler, halkın aleyhine dengeyi bozdular denebilir. Evet, diktatörlükten kurtulmak lazım, fakat demokrasi ancak iyi bir eğitimle gelir, doğrusu bunu sağlamaktır.

Film hakkında bilgi için tıklayın.